6 Haziran 2013 Perşembe

TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜ PİYASASINA İLİŞKİN TEMEL GÖSTERGELER



Türkiye işgücü piyasasındaki gelişmeler aktif nüfus, işgücüne katılma oranı, ba­ğımlılık oranı, istihdam oranı, işsizlik ve işgücü maliyetleri çerçevesinde değerlen­dirilmektedir. Bir ülkede, ülke nüfusunun tamamı üretim sürecine katılamamakta- dır. Hastalar, yaşlılar, sakatlar, askerler ve mahkumların yanı sıra üniversite yurtla­rı ve yetiştirme yurtlarında kalanlar çalışamamaktadır. 

Bunların dışında kalan 15 ve daha üstü yaş gruplarındaki bireyler kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfu­suoluşturmaktadır. Aktif nüfus ise ülke nüfusunun üretici konumunda olan 15­64yaş arasındaki bireylerden oluşmaktadır. Aktif nüfus (daha geniş tanımla ku­rumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus),ülkenin işgücü arzını oluşturur. Aktif nüfusun tamamı istihdam edilmeyebilir.


İstihdam, çalışmak istek ve yeteneğinde bulunan bireylerin (kişilerin) üretim sürecinde kullanılmasıdır. İşsiz ise çalışma istek ve yeteneğinde olduğu hâlde ge­çerli (cari) ücret ve çalışma şartlarında iş bulamayan bireylere denir. İşgücüne Katılma Oram (İKO), nüfusun işgücü olan kısmının kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfusa (15 ve üstü yaş grubuna) oranıdır. 

İKO, nüfusun yaş gruplarına göre dağılımının yanı sıra okullaşma oranı, emeklilik yaşı, kişi başına gelir düzeyi gibi pek çok ekonomik ve sosyal değişkene bağlıdır. Ülkede işgücüne katılım ora­nı düştükçe, bağımlılık oranının yanı sıra işsizlik de artmaktadır. Bağımlılık ora­nı ise ülkede çalışan (15-64 yaş arası) her 100 kişinin, bakmakla yükümlü olduğu

çalışmayan (0-14 ile 65+) kişi sayısı ile ölçülmektedir. Bu oran gençler ve yaşlılar için ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaşlı bağımlılık oranı gelişmek­te olan ülkelere göre daha yüksektir. Buna karşılık Türkiye gibi gelişmekte olan ül­kelerde ise genç bağımlılık oranı (0-14) daha fazladır. Aktif çağdaki nüfus ne ka­dar çok üretim sürecine katılırsa, bağımlılık oranı o derece düşer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder