Türkiye
işgücü piyasasındaki gelişmeler aktif nüfus, işgücüne katılma oranı, bağımlılık
oranı, istihdam oranı, işsizlik ve işgücü maliyetleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Bir ülkede, ülke nüfusunun tamamı üretim sürecine katılamamakta- dır. Hastalar,
yaşlılar, sakatlar, askerler ve mahkumların yanı sıra üniversite yurtları ve
yetiştirme yurtlarında kalanlar çalışamamaktadır.
Bunların dışında kalan 15 ve
daha üstü yaş gruplarındaki bireyler kurumsal
olmayan çalışma çağındaki nüfusuoluşturmaktadır. Aktif nüfus ise ülke nüfusunun üretici
konumunda olan 1564yaş
arasındaki bireylerden oluşmaktadır. Aktif nüfus (daha geniş tanımla kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus),ülkenin
işgücü arzını oluşturur. Aktif nüfusun tamamı istihdam edilmeyebilir.
İstihdam, çalışmak istek ve yeteneğinde bulunan
bireylerin (kişilerin) üretim sürecinde kullanılmasıdır. İşsiz ise çalışma istek ve yeteneğinde olduğu
hâlde geçerli (cari) ücret ve çalışma şartlarında iş bulamayan bireylere
denir. İşgücüne Katılma Oram (İKO),
nüfusun işgücü olan kısmının kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfusa (15 ve
üstü yaş grubuna) oranıdır.
İKO, nüfusun yaş gruplarına göre dağılımının yanı
sıra okullaşma oranı, emeklilik yaşı, kişi başına gelir düzeyi gibi pek çok
ekonomik ve sosyal değişkene bağlıdır. Ülkede işgücüne katılım oranı düştükçe,
bağımlılık oranının yanı sıra işsizlik de artmaktadır. Bağımlılık oranı ise ülkede çalışan (15-64 yaş
arası) her 100 kişinin, bakmakla yükümlü olduğu
çalışmayan (0-14 ile 65+)
kişi sayısı ile ölçülmektedir. Bu oran gençler ve yaşlılar için ayrı ayrı
hesaplanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaşlı bağımlılık oranı gelişmekte olan
ülkelere göre daha yüksektir. Buna karşılık Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde
ise genç bağımlılık oranı (0-14) daha fazladır. Aktif çağdaki nüfus ne kadar
çok üretim sürecine katılırsa, bağımlılık oranı o derece düşer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder