7 Haziran 2013 Cuma

Gümrük Birliğinin Statik Etkileri: Dış Ticaret Üzerindeki Etki

Ankara Antlaşması öncesi 1963 yılında Türkiye’nin Toplulukla olan ticareti toplam ihracatının % 38’ini ve toplam ithalatının % 28,5’ini oluşturmaktadır. 1995 yılında ise AB’nin ithalat içindeki payı % 47,2 iken ihracat içindeki payı % 51,2 olmuştur. Ticaret hacmi 1963 yılında 336 milyon $ iken 1995 yılında 28 milyar $’a yükselmiş­tir. Bu rakamlar, Türkiye’nin GB öncesinde de en önemli dış ticaret ortağının AB olduğunu göstermektedir.



AB’nin toplam dış ticaret hacmindeki ortalama %45 olan payının GB sonrası 1996-2000 döneminde ortalama %51 düzeyine yükseldiği, fakat daha sonra bir miktar azaldığı görülmektedir. Ticaret hacmi büyürken, Topluluk ile olan dış tica­ret açığı da yükselmiştir. GB ilk yıllarında AB’den ithalatın, AB’ye ihracata oranla daha hızlı artış göstermesinin nedeni, Topluluğun ülkemiz menşeini taşıyan sana­yi ürünlerine uyguladığı vergileri 1971’de kaldırmış olmasına karşın, Türkiye’nin Topluluk mallarına yönelik vergilerini, ancak GB ile sıfırlamasıdır. İlk yıllarda itha­latın ihracattan hızlı bir şekilde artması, tüketim etkisinin üretim etkisinden daha büyük olduğunu gösterir. Bu durum daha sonra biraz düzelmişse de AB ile ticaret­te 1995 de ihracatın ithalatı % 66 olan karşılama oranı 2003 yılı sonunda % 77, 2010 yılında % 72 oranında olmuştur.


Türkiye’nin Gümrük Birliği öncesinde en önemli dış ticaret ortağı olan AB’nin GB sonrası da bu niteliğini koruduğu görülmektedir. Buna rağmen, Türkiye çevre ülkeler ile ticareti kolaylaştıran coğrafi konumu nedeniyle AB odaklı ticarete yeni üye ülkelerin çoğundan daha az bağımlı görünmektedir. GB kapsamında üstleni­len tek taraflı yükümlülüklerin üçüncü ülke pazarlarına girme konusunda Türkiye önünde birçok durumda engel oluşturmasına rağmen, Ortak Gümrük Tarifesi ne­deniyle AB yerine düşük maliyetli üçüncü ülkelerden yapılan ithalatın giderek art­ması, GB’nin ticaret saptırıcı etkisinin azaltılmasında önemli bir etken olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder