Ankara
Antlaşması öncesi 1963 yılında Türkiye’nin Toplulukla olan ticareti toplam
ihracatının % 38’ini ve toplam ithalatının % 28,5’ini oluşturmaktadır. 1995
yılında ise AB’nin ithalat içindeki payı % 47,2 iken ihracat içindeki payı %
51,2 olmuştur. Ticaret hacmi 1963 yılında 336 milyon $ iken 1995 yılında 28
milyar $’a yükselmiştir. Bu rakamlar, Türkiye’nin GB öncesinde de en önemli
dış ticaret ortağının AB olduğunu göstermektedir.
AB’nin
toplam dış ticaret hacmindeki ortalama %45 olan payının GB sonrası 1996-2000
döneminde ortalama %51 düzeyine yükseldiği, fakat daha sonra bir miktar
azaldığı görülmektedir. Ticaret hacmi büyürken, Topluluk ile olan dış ticaret
açığı da yükselmiştir. GB ilk yıllarında AB’den ithalatın, AB’ye ihracata oranla
daha hızlı artış göstermesinin nedeni, Topluluğun ülkemiz menşeini taşıyan sanayi
ürünlerine uyguladığı vergileri 1971’de kaldırmış olmasına karşın, Türkiye’nin
Topluluk mallarına yönelik vergilerini, ancak GB ile sıfırlamasıdır. İlk
yıllarda ithalatın ihracattan hızlı bir şekilde artması, tüketim etkisinin
üretim etkisinden daha büyük olduğunu gösterir. Bu durum daha sonra biraz
düzelmişse de AB ile ticarette 1995 de ihracatın ithalatı % 66 olan karşılama
oranı 2003 yılı sonunda % 77, 2010 yılında % 72 oranında olmuştur.
Türkiye’nin
Gümrük Birliği öncesinde en önemli dış ticaret ortağı olan AB’nin GB sonrası da
bu niteliğini koruduğu görülmektedir. Buna rağmen, Türkiye çevre ülkeler ile ticareti
kolaylaştıran coğrafi konumu nedeniyle AB odaklı ticarete yeni üye ülkelerin
çoğundan daha az bağımlı görünmektedir. GB kapsamında üstlenilen tek taraflı
yükümlülüklerin üçüncü ülke pazarlarına girme konusunda Türkiye önünde birçok
durumda engel oluşturmasına rağmen, Ortak Gümrük Tarifesi nedeniyle AB yerine
düşük maliyetli üçüncü ülkelerden yapılan ithalatın giderek artması, GB’nin
ticaret saptırıcı etkisinin azaltılmasında önemli bir etken olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder