7 Haziran 2013 Cuma

Ortak Ticaret Politikası ile Uyumun Yarattığı Etkiler

Türkiye GB ile Avrupa Birliği’nin Ortak Gümrük Tarifesini ve Ticaret Politikasını da benimsemekle yükümlüdür. Bu uygulama, üçüncü ülkelerden yapılan ithalata yönelik uygulanan tarifelerin azaltılmasını gerektirmiştir. Türkiye’nin, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere AB’nin uyguladığı otonom tarife tavizlerini içeren Ge­nelleştirilmiş Tercihler Sistemi’ne (GTS) uyumu da GB kapsamındaki ürünler itiba­rıyla 1 Ocak 2008 tarihinde tamamlanmıştır.



Üçüncü ülkelerden yapılan ithalatı düzenleme ve sınırlamaya ilişkin kurallara dair uyum çalışmaları kapsamında, 1 Ocak 1996 tarihi itibarıyla Türkiye tekstil ve hazır giyim ürünlerinde AB’nin uyguladığı miktar kısıtlamaları ve gözetim önlem­lerine benzer önlemler almaya başlamış, önlemlerin çoğu AB ile paralel olarak
2005 yılında kaldırılmıştır.

Son on yılda, AB, küresel piyasalardaki payını kaybetmemek adına geliştirdiği yeni ticaret stratejisinde birçok ülke ile ikili serbest ticaret anlaşması yapmakta ve­ya bu ülkelere ticari tercihler sağlamaktadır. Ortak gümrük tarifesi uygulaması, Türkiye’yi de kendi pazarını AB’nin tercihli erişim izni verdiği bu ülkelere açmak zorunda bırakmaktadır. AB’nin ticari politikalarında yapılan değişiklikler Türki­ye’ye danışılmadan hayata geçirilmektedir.

 Karar alma mekanizması içinde yer al­mayan Türkiye AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmalarda söz sahibi değildir. Buna rağmen, Türkiye-AB Gümrük Birliği kapıları üçüncü ülkelere açarken üçün­cü ülkeler tarafından verilen imtiyazlar yalnızca AB ülkeleri kaynaklı ihracatı kap­samaktadır. Türkiye tam üye olmadığı için bu imtiyazlardan yararlanamamaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye, uyum sağlaması gereken bu anlaşmalar nedeniyle üçün­cü ülke ürünleri ithalatından elde ettiği gümrük gelirlerini de kaybetmektedir.


AB içinde serbest dolaşım sayesinde dolaylı olarak kendi ürünlerini tarife uy­gulaması olmaksızın Türk pazarına ihraç etme fırsatını elde eden üçüncü ülke­ler, aynı tavizleri Türkiye’ye vermek konusunda isteksiz davranmaktadır. Ayrı­ca, bu durum üçüncü ülke pazarlarında AB ihracatçıları ile rekabet içerisinde olan Türkiye için dezavantaj yaratmaktadır (Ülgen ve Zahariadis, 2004, s:7-8).

 AB ile müzakere eden ülkenin aynı anda Türkiye ile de müzakerelere başlama­sı ve müzakerelerin paralel yürütülmesi bu açıdan önemlidir. Bu nedenlerle Türkiye’deki iş çevreleri bu konuları gündeme getirmiş ve GB’nin yeniden göz­den geçirilmesini ve uygulama sürecinde karşılaşılan zorlukların giderilmesini defalarca talep etmişlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder