6 Haziran 2013 Perşembe

İNŞAAT VE MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ



İnşaat (construction), emek-yoğun, fazla nitelikli elaman gerektirmeyen, dışa ve it­halata bağımlılığı çok düşük bir sektördür. Önsel ve gerisel ilişkileri kuvvetli oldu­ğu için, inşaat diğer sanayi kollarını uyarır ve bu alanlarda da üretim ve istihdam artışına yol açar. Buna karşılık bir sanayi yatırımı gibi ekonomide devamlı üretim kapasitesi ve istihdam yaratmaz. Üretken yatırımlardaki payın azalması pahasına sektörün genişlemesi, ekonomideki büyümeyi olumsuz yönde etkileyebilir.

İnşaat sektörü ile inşaat sanayisini birbirine karıştırmamak gerekir. Türkiye’de ekonomik faaliyet kollarına göre GSMH (GSUG) hesaplanmasında inşaat sanayi ile konut sahipliği ayırımı yapılmıştır. İnşaat sektörü içinde konut, en önemli olanıdır. Çünkü konut, insanların yerleşme ve barınma ihtiyacını karşılar. Konut kapsamına, her türlü konut inşaatı, ev ve apartman girmektedir.

Global Construction Perspectives ve Oxford Economics tarafından 2011’de ya­yımlanan Küresel İnşaat 2020 Raporu’na göre 2010 yılında dünya inşaat sektörü­nün büyüklüğü 7.2 trilyon dolara ulaşmıştır. 2020’de sektör büyüklüğünün 12 tril­yon dolara çıkması Çin, ABD ve Hindistan’ın ilk 3 sırayı alarak 4.8 trilyon dolar bü­yüklüğe ulaşması beklenmektedir.


İnşaat sektörü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında öncelikle demiryolu hatları ve bü­yük su projeleriyle başlamış ve 1950’lere kadar devam etmiştir. Sektörün 1960’lı yıllardaki gelişiminin ardındaki temel etken, kamu altyapı yatırımlarıdır.


Türkiye’de 1980’li yıllardan sonra ciddi gelişim göstermiş olan inşaat sektörü­nün büyümesi 1988 yılından sonra yavaşlamıştır. 1988’de liberalizasyon (serbest­leşme) süreci ve artan faizlerle yükseliş gösteren yatırım maliyetleri sonucu olarak inşaat talebi düşmüştür. 1993-2003 döneminde Türkiye ekonomisi %26 oranında büyürken, inşaat sektörü %22 oranında daralmıştır. Bu daralmada bu dönemdeki kamu sektöründeki yatırımların azalması önemli etken olmuştur. 2011 yılında in­şaat sektörünün GSMH içindeki payı %5,9’dur.


İnşaat sektörü içinde yer alan konut, Türkiye gibi gelişme yolunda olan ülke­lerde, kent-köy ayırımının giderilmesinde ve hızlı kentleşmenin yarattığı gecekon­du sorununun önlenmesinde çok önemlidir. Türkiye’de sabit sermaye yatırımları içinde son yıllarda birinci sırayı almaktadır.


1980’li yıllardan sonra konut sektörünün toplam sabit sermaye yatırımları için­deki payının yükselişinde Emlak Kredi Bankası’nın konut kredilerindeki artışın ve Toplu Konut Fonu’nun kurularak konut yapımını ucuz kredi ile desteklemesinin önemli etkisi vardır. Enflasyonist ortamda tasarruf sahiplerinin enflasyondan ko­runmak için konuta yönelerek sektöre talep yaratmasını da unutmamak gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder