6 Haziran 2013 Perşembe

Türkiye’de emeklilere ve diğer hak sahiplerine ödenen aylıklar



Türkiye’de emeklilere ve diğer hak sahiplerine ödenen aylıkları pek çok kişi için yeterli seviyede değildir. Farklı mevzuatlara tabi emekli ve hak sahiplerine birbirinden çok farklı tutarlarda ödeme yapılmaktadır. Uzun bir dönem yüksek enflasyon ortamında bulunan ülkede emekli maaşı dışında başka geliri olmayan önemli sayıdaki birey ve aile, TÜİK ve TÜRK-İŞ’in araştırmalarındaki yoksulluk sı­nırının altında yaşamaktadır.


Sosyal güvenlik sistemin gelirleri ve giderleri arasında uygun bir dengenin oluş­turulması ve bu dengenin sürdürülebilir olması noktasında henüz istenilen bir gö­rünüm mevcut değildir. Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin finansmanındaki sı­kıntılar 1990’lı yıllarla başlamıştır. Erken emeklilik uygulamaları, kayıt dışı istihdam ve işsizlik, sistemin sigortacılık ilkelerine göre işletilmemesi sonucu fayda-maliyet bağlarının zayıflaması, prim tahsilat oranının düşüklüğü, prim borçlarına ilişkin af­lar ve prim borçlarının düşük faizlerle yeniden yapılandırılması ve mevcut fonların iyi değerlendirilmemesi sonucu sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengeleri (ak­tif/pasif sigortalı oranı) tamamen bozulmuştur. 1985’te aktif/pasif dengesi SSK’da 2,5, Bağ-Kur’da 6,5 ve Emekli Sandığı’nda 2 iken bu oran 2005’te SSK’da 1,7’ye, Bağ-Kur’da 2,1’e ve Emekli Sandığı’nda 1,5’e düşmüştür. 2006’da SGK’da aktif/pa­sif dengesi 1,95 iken bu oran Mart 2012’de 1,89’a düşmüştür.


Ortalama yaşam süresinin artışı da aylık ödemeleri ve sağlık yardımlarındaki ar­tışlarda sistemin giderlerinin artmasına yol açmıştır. Sosyal güvenlik sisteminin fi­nansman açığının kapatılması; aktif/pasif sigortalı oranı kadar kayıtlı istihdamın ve reel ücretlerin artışına da ihtiyaç duymaktadır (Alagöz ve Yapar, 2003, s. 448).


Sosyal güvenlik hizmetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi için ilk olarak fi­nansman sıkıntılarının giderilmesi ve mevcut kaynakların etkin ve verimli kullanıl­ması gerekir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de sosyal güvenlik hizmetlerinin et­kin bir şekilde yürütülebilmesi noktasında ilk olarak aktif sigortalı sayısının artırıl­ması gerekir. Bu noktada kayıtdışı istihdamın azaltılarak ortadan kaldırılması önem­li   bir adım olacaktır. TÜİK’in 2005 yılındaki bir çalışmasında 22 milyon çalışanın yarıdan fazlası sosyal güvenlik sisteminin dışında yer almaktadır. Kayıtdışı istihda­mın azaltılmasında işçi ve işveren primlerinin daha makul seviyelere çekilmesi ve etkin denetim ağının kurulması gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder